kaşık yok

aslında tema yok efendim, başlık olsun torba dolsun hesabı yazdık işte.

eve ve bloga(öehh) olan hasretimin tavan yaptığı iki günün -cuma ve cumartesi- ardından, eski temamızla yeniden karşınızdayım. yaptığım bu saçma girişin arkasında içimdeki anlamsız yazma isteği olduğunu söylesem beni ayıplamazsınız herhalde.

okulun -koskocaman- bir haftasını geride bıraktığımızı farketmem şu saate nasipmiş, ne çabuk geçti lan. hemen yeni dersler hakkındaki ilk izlenimlerimi aktarayım:

mühendislik malzemeleri: stand-up ile karışık güzel ders. aynen devam.
mühendislik matematiği: geçen dönemki kadar rahat olamayacağımız kesin (diferansiyel'in çancısına selam ederim).
imalat teknolojileri: yaz yaz yaz nereye kadar lan? bir derste 4-5 sayfa yazı yazıyoruz. bitmez bu ders. bu da bilek, bu da kol.
termodinamik: termodinamiğin sıfırıncı yasası kadar anlamsız olmasa gerek. nasıl bir yasadır abi bu?
genel ekonomi: ekonomi yazdığına bakmayın, "fatih terim'in soyadı neden terim? terim türkçe bir kelime değil ki!" gibi temelde sorunsal gibi gözüken aslında sorunsal olmayan sorunsalımsılarla (bkz: dötünden kelime uydurmak) uğraşıyoruz derste (en azından ilk hafta itibariyle). dersi dinlerken kendimi fecr-i ati'ci gibi sandım. itiraf ediyorum.
elektrik-elektronik bilgisi: esasında dersi vermesi gereken değerli hocamız hastalanmış, gelemeyecekmiş; geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz kendisine (bu blogu okumadığını biliyorum ama benimkisi kendini avutmak işte). hiç bilmediğimiz bir hoca geliyor ele. elo. müh. bölümünden. hiç de anlamam kirşof amcanın kanunlarından. tanrı bu kanunları korusun ve yüceltsin.

şimdi size dün sabah 06.30 sularına kadar ps3 oynadığımızı söylemek isterdim ama canınız çeker diye söylemiyorum. zaten zamanım da yok, gitmeliyim. blog yazarlarına olan sitemimi de başka bir yazıya saklıyorum.

birinin anakartı kırıktır, biri internette araba sitelerinden başka yerde takılmaz, biri zaten bloga hiç uğramıyor. neyse ya sustum.

Hiç yorum yok: