Ara vermedik, rahatladık!


-Nümerik analiz... =0 sınav sınav demis bütün yazarlar bana ne bea!!! Verdim sinavları daldım, internet gibi ev aktivitelerine, kitap okumak :) dünyanın en güzel şeyi... Ama simdi bi kitatanda alıntı yapmadan olmaz.(buldum güzel söz yazacam walla) :) "Sabır; belirlenmis hedefinibilen kişi tarafındanen iyi şekilde kullanılan bir silahtır-mutlak özgürlük seçenekleri-"

-Bizde sabrettik kazandık, sınavvlar bitti =S tabi yenileri baslar o ayrı(burada 'hay ...' dedim-itiraf) Yav geçelim sınavları!!! YETER!!!

-içmek gülmek şamata eglence... Yolculuk için hazırlık yapanlar wardır simdi bayrama :) bende onlardan biriyim. Gezmek için yolculuk yapıcam. Yanıma sadık kitap serim olan STAR WARS'ın son kıitabını alıp gezmeye gidicem, güzel türkiyenin dört bi yanını... Tabi dört yan derkene sadece istanbul taradları :) Nevizade, Ortaköy, en yesilinden Yeşilköy, Beyoğlu... Daha uzer gider liste... Güzel yazılarla dönecem :) İStanbuldan harika fotolar getiricem, simdilik yukardakiyle yetinin (canım mantı istedi) =S acıkmışım?!

-Bu arada yazarlar bana ÇANCI falan yakıstırmaları yapmışlar... ALAKAM YOK!!! YOK ULAYYYYYN!!! =I

-Yav bir haftadır, sınav zamanı uyanamam die, koltukta yatıorum. Bu gün kendi yatagımda yattım acayip uyudum blogu ihmal ettim. Ama üzülmeyin güzel sözle bitirmeye geldim bu yazıyı sımdı bitirme zamanı(gene yazarız, daaa boool boool zamanımız war) ve iste o güzelim cânım söz:



-Hayat yeni oluşumlar ister, o zaman içelim sonra konusruz?! =v

oh beee sonunda bitti


pazartesi günü mukavemet sınavı ile başlayan vize kabusunun cuma günü nümerik analiz sınavı ile bitmesi tabiki bizlerin"ohhh beeee" demesine yol açtı.sınavların bittiği gün değil de sınav haftasının başladığı ilk gün biz de bitmiştik adeta.mukavemetin ilk vize olarak bize merhaba demesinin de büyük bir etkisi var tabi hem de öyle böyle değil böyükkk bir etki.ve bu 50 formüllük sınav (yaklaşık olarak) sınavdan 2 gün sonra sonucunun açıklanması(saygılar....) sınav öncesi İTRoN un yorumda dediği gibi"mukavemet bekle bizi geliyoruzzzzzzzzz gene 16 almaya" lafını da boşa çıkardı.bu sefer hiç birimizin 8 16 gibi sonuçları almaması bizleri sevindirdi.gerçi çok çok süper sonuçlarımız olmasa da(98 gibi uçuk sonuçları almayı başarabilenler olsa da) olsun sonuç sonuçtur:))

anne bitti



tamam itiraf ediyorum, liste sallamasyon :b

bir hafta ara


vize haftası nedeniyle bir hafta kapalıyız...
çok çok sıkılırsak gene yazarız yav :b

reklamlardaki iğrenç espri furyası


son günlerde dikkatimi çeken olay bu, evet var böyle birşey. yeni bir furya olsa gerek. belkide -çok çok düşük bir olasılıkla da olsa, araştırmak lazım- reklam şirketleri aynı?? sıkı bir televizyon izleyicisi olmayan ben bile farkediyorum bunu (espri furyasını).

kuşkusuz, televizyon izleyicisin en büyük derdi başlayıp bitmeyen reklamlar. acaba diyorum bunu düşünerek mi yapıyorlar? sanmıyorum. her neyse, insanda "iyrançsaan" efekti yaratan bu reklamlar için çaba harcayan insanlara seslenmek istiyorum: "bu ne garip reklam anlayışı?" beni iplemeyeceğinizi bilsem de ahan da yazıyorum buraya ehehe : ))

-----------------------------------

-anne pencereyi aç.

-açtım. (odanın penceresini açıyor)
-şimdi resme tıkla ve masa üstüne doğru çek.
-çektim.
"
(mouse kopuyor falan...)

-----------------------------------

-ürün yelpazesi o kadar geniş ki, bunu bile buldum. (elindeki yelpazeyi açarak)

-----------------------------------

örnekleri çoğaltmak istemiyorum. izliyoruz, görüyoruz. tabi yazdığım örneklerdeki metinler reklamdakiyle aynı olmayabilir, aklımda kaldığı kadarıyla yazdım bunları : ))

bu gereksiz konuya değinerek büyük bir iş başardığımın farkındayım. mütevazı olmaya da gerek yok çünkü mütevazıyım, mütevazısın, mütevazı.

to tell you the truth başlığa espri yazıp yazmamak konusunda kararsız kaldım. ortada bir iğrençlik olduğu kesin ama espri var mı kocaman bir "?"

kime göre?
neye göre?


resmin konunun geneliyle pek alakası yoktur

güler misin ağlar mısın



internette dolaşırken garip ve bir hayli ilginç fotolarla karşılaştım bunlardan ilki yukarıdaki resim:)) bu resim bana bir anımı hatırlattı.yazın İTRoN la birkaç arabayı test etmeye karar verdik ve ertesi gün yola koyulduk gezdik tozduk ve en son bir plazaya geldik ve araçları incelemeye koyulduk yok şunun motoru şu kadar beygiri şu felan filan derken bir bayan satış görevlisi geldi o da test edeceğimiz aracın özelliklerini anlattı(tabi bizim test edeceğimizi bilmeden) biz ise bayanın lafı bitince bu aracı test edeceğimizi söyledik tabi ben değil de İTRoN test edecekti:))ve satış sorumlusu bayandan çok ilginç bi soru duyduk İTRoN a ehliyetin var mı sorusunu yöneltti :s şimdi soruyorum size iki genç araba testine gidiyorlar ve test edecek gencin ehliyeti olma oranı sizce ne olmalı.....bu arada ehliyetsiz şöför nasıl olacak orasını bilemiyorum:))




uzun yola çıktığınızda yolun kenarında köşesinde ama muhakkak bir yerinde dinlenme tesisi vb yerler vardır.bu tesis de bu yerlerden biri olsa gerek tabelasınını da asmış iyi dileklerde felan da bulunmuş buraya kadar herşey normal asıl anormallik burdan sonra başlıyor niye 100 m geride yazdın be birader ama umudumuz gene 100 m geride demesi ya 100 km geride deseydi ne olurdu....



bu düzeneğin üstündeki "ayı tuzağı var yaklaşma" yazısını okuduktan sonra içeri girmeye hiç bir akıllı insan evladının cesaret edeceğini düşünemiyorum hadi olduğunu farzedelim çıkacağını düşünemiyorum (en azından içinde ayı varken)

soykırım










kuşkusuzdur, bu bir soykırımdır...

Tükçe ve ilginç tabirler



  • Bu arlar elim biraz dar! nasıl yani!!!

  • Gerçekler acıdır. o zaman baklava :0 sanmıyorumki gerçek olsun!!!

  • AT! AVRAT! SİLAH! simdi bu avarat silahmı atacak!!!

  • Bizonlardan hoslandık, hoslandık, hoslandık... bende zürafaları severim ama hiç bunu söyleme geregi duymadım, heleki sarkıda!!!

  • Anne doğal gaz gelmis!!! gelirde nereye geldi bu gaz, bi de dogal!!!

  • Bu kıza hasta ooluyorum! o zaman yanında fazla durma :0

  • Bak gene hatun arıza verdi! yap baypası baba!

  • Dürzü! bi almana soylersenız 'Tür zu!' anlayıp kapıyı kapatması ihtimal dahilinde :0

  • Misafirlerede incelikten, kırılıp döküldün yani... :/ wer gazı, wer gazı... o adam 3 günesanaayıde toplatır kendini

  • Ne kadar sıcak ortam deilme??? soyleyene göre farklı guzel tonda yaptım :)

  • Çok sıcak kanlısın... daha evvel kertenkele sanıyodu zaten!!! :0

  • Telefon almısssın!!! yorumsuzzzzzzzzzzzzzzzz...

  • Araba yapmışsın! Öyle diyolar dostum ;) evet önce ham maddeyi alıyosun sonra organize sanayiye...

  • Senin ananın taaaaaaaa... İstabulda evi warmıs :) cevirmek her zaman mümkündür ki çevir kazı yanmasın

  • Bi bardak daha koysana?! masaya bi bardak daha koyup söyleyenin yüzüne bakmak ne garip olurdu di mi???

İsta buna benzer daha neler war :) Türkçe lastik gibi nereye ceksek geliyor, biz n'palım??? güzel Türkçe :))

kütüphaneden sevgilerle


günlerden bir gün...

nümerik analiz'in öptüğü üç arkadaş sıkıntılarını dağıtmak için yollar aramaktadır... desperate students filmi oyuncusu olduğu iddaa edilen bu üç genç hergün kütüphaneye gidip zamanlarını iyi değerlendirmeyi kararlaştırırlar. ancak günler geçer, kütüphanenin yolunu hatırlayan sadece biri kalmıştır içlerinde...

böyle saçma bir giriş bölümü için özür dilemiyorum tabiki. -anlayan anlamıştır elbet ;)- kuşkusuzdur ki böyle saçmalamamın sebebi olan şarkı özür dilemeli.

resimdeki su şişesi bana ait değil belirteyim. reklam yapmayı sevmem, gerçi blogda ace reklamı yapıyoruz ama elimizden gelen bir şey değil ki reklamını yapmamak; blogun adı ofsaytta zaten :b herneyse efendim, boş masa bulma olasılığının imkansıza yakın olduğu bir günde yer beğenmek gibi bir lüksüm olmadığından; yemek yenmemiş, temiz bir masaya oturamadım. güzelim kütüphaneyi kafe havasına çeviren herkese de selam ederim buradan. bir şeyler yedikleri, içtikleri yetmiyormuş gibi çöplerini masanın üzerine bırakıp giden, arkadaş meclisindeki kahkahalarını tüm kütüphaneye naklen yayın yapan tüm çalışkan(?) öğrencilere bu selamım.

bu arada ayrılıkçı blog yazarı itron, başımızı metalcilerle(metal alıp satan kişi olsa gerek) belaya sokacak galiba ;) kuşkusuz ki kimsenin dinlediği müziğe, tarzına lafımız yok. ama insan işte bu, ne kadar anlatmak istesen de anlattığın anladığı kadarıyla kalıyor... böyle felsefik(?) bir yaklaşımdan sonra bitirelim yazımızı. daha eğlenceli yazılarda görüşmek üzere sevgi, sağlık dolu günler efendim!(ana haber bülteni sunuyormuşum gibi hissettim kendimi)

fan,fan,which one?




son zamanlarda cem yılmaz ın oynadığı reklam filminde"aaa fanlarım gelmiş" lafı gene fan ile diğer fan arasındabi karmaşıklığa yol açtı.şimdi soruyorum size bu fan hangi fan?


şimdi,önceden bilinen fan vantilatör gibi yazın insanların(kışın bunu yapan var mı bilmiyorum ama varsa saygılar....) karşısına geçip,saatlarce durup zatürre olmalarına neden olan,ya da bazı ender insanların elini kolunu bacağını nasıl oluyorda o arası dar tellerden büyük bir başarı ve uğraş sonucu geçirip yaralanmalarına neden olan vaya bilgisayarlarımızdaki çeşitli parçalarının şusunu busunu soğutan bir aygıt alet edavat ya da her neyse.diğer fan ise ingilizceden geliyor buna örnek ise ismail yk nın fanları(merak etmeyin ben değilim) bengü nün fanları (hoş kız ama değil mi)felan filan....geçenlerde arkadaşın biri bizim şişman dizelci mehmet ağayla oturup sohbetini anlattı bu sohbetin bi kısmını konuyla alakalı olduğu için yazıyorum
"abi bizim şişman dizelci mehmet agayla oturuyoruz geçenlerde laf döndü dolaştı karşıdan bi araba geldi(dedim içimden vay be ne iş diye) dedim bizim agaya:
-aga bu arabanın yurtdışında bir fanları varmış aklın hayalin durur
aganın cevabı ise bi hayli ilginçti
-oooooo o fan ne ki bi de bizim moturdakini gör hele bi
demesi iki fan arasındaki anlam karışıklığının halen devam ettiğinin bir sonucu anlaşılan.


şimdi diyeceksiniz ulan kim bu şişman dizelci mehmet aga diye.şişman dizelci mehmet aga şehir hayatına alışamayıp zayıflayan dal gibi olan bu yüzden neşesi kaçan her ne kadar çevresindeki insanlar ona "gitme gitme kal bu şehirde" adlı şarkıyı söylerken o "gidiyorum bütün aşklar yüreğimde"adlı şarkıyı seçerek köye dönen bir hayal ürünü:)) resmini de aşağıda veriyorum tabi az biraz zayıflamış haliyle


Senfoni


-Blog'ta ki amaç paylasım kendimize okur alanında tanıtıma destek gibi, ama baslık senfoni olunca ve insan gece karanlıgında internete girme geregi duyunca, hele bide arka fonda '2PAC- High Till I Die' varsa gece baska bi güzel...

-müzik konusunda farklı görüsler ortaya atılsada, genelde müzik bir bütün olarak alınmalı. İnsanın sesle iletisim kuran warlıklar safına girmesinden dolayı, ilk insan dunya üzerindeki ilk senfonidir ve insan sesinin olmadıgı müzikler hep yavan kalmıstır.(klasik müzik ayrı ondan bahsedicem) Örnegin tekno müzik, sadece kafa sisiren müzik türü, sadece yüksek gürültü kaynagı gibi... Yani kulaga yabancı ve içinde betimleme barındırmayan anlamsız müzik türü...

-'klasik müzikte de insan sesi yok ama!!!' demeyin onda insan betimlemeleri cevre etmenlerini anlatan, müzik aletleriyle bezeli(bence tam bir tiyatro sahnesi gibi) olan sesler korosu söz konusu... Onada örnek vermek gerekirse; kemanı düsünün! Keman insanlara ne anlatır??? tabiki sizi anlatır, insan duygularını anlatan en temel müzik aletlerinden sadece biridir. Keman calan insanlar genelde icinde fırtına yasayan insanlar olurlar. nedeni ise her caldıklarında insan duygularını anlatan güzellige tanık olmalarıdır.(yani keman insan duyguları gıbıdır ve onları anlatır) ve gene örnek olarak fülüt; doga, kus sesleri, insan kalabalıgının homurdanmasını betimler.

-Bu kadar lafa ramen her müzik daha baslıca etmenleri tasır kendi icinde ama insan senfonidir ve dinlenir. Bu anlamda rap; senfoninin kendisidir, yalın ınsan sesine ritim eşliginde anlamlı konusmadir(metalciler alınmasın metale hiç girmicem, onları obur yazarlara bırakıcam) :)) Yani insan kendini kelime olmadan zor ifade ederken konusmadan müzikte yavan kalır... sözlü müzik(yani RAP) kendi icinde insan duygularını eniyi anlatan müzik türüdür... kısaca anlatırsın derdini veya uzunca, bu tamamiye sizin kendinizi analatma tarzınıza baglıdır. uymanız gereken agır kurallar yoktur. Ögrenilmesi gereken tek sey kendi dilinizin sizze verdigi imkanın nasıl kullanılması gerektigidir. Belli notalar yoktur hayal gücüne baglıdır, dert yogunlugunuzla veya mutluluk katsayınızın gucune baglıdır... Gitarı ne kadar ii caldıgınıza degil...

-Tabi burada yazdıklarımız daha türetilebilir ve kesilikle daha sonra ekliceklerimiz olmak zorundadır.(öbür müzikler ve sözsel müzik tartısmasına girmicem yani rahat olun bea) :)) ama yinede kulaga güzel gelen her müzik insan varsa ve anlasılırsa güzeldir; onun dışındakiler sadece dönemlik olur ve türemeden biter.(tabi müzik türlerinin birbirinden türemeside ayrı bi konudur, onuda daha sonra anlatırız ve ya ekleriz)kimse alınmasın herkes kendine göre dinler, anlar ve begenisi farklıdır :)) -daha konu tamamlanmadı-

kaçak


sipru güzel program tekrar keşfettim. kanal sayısı çok çok az olsa da televizyona uzak, bilgisayarla haşır neşir olan sporseverleri meşgul edecek kadar iyi. nba tv, ntvspor, kanal a, mtv, e2, cnbce... uydu & kablolu tv olmayan ben gibilere de yazılan reçete gibi bir şey.(betimleme de çok pis oldu be xD)

kütüphane kaçakları çoğalıyor. kaçak blog yazarları gelmeseler bile ben gidiyorum kütüphaneye :b kulaklarını çekip kaçalım hemen, üstelik sessiz olmalıyız, ders çalışıyorlar..!!

fotoğraf kütüphane yolu üzerinden; yağmurlu, soğuk, puslu bir eskişehir sabahı...

kayıt dışı

blogda transferler son sürat. tabi işin şakası bu. itron hoşgelmiş, geldiği gibi de karalamış bir şeyler. adam yazıyor yahu!!

okulda en sıkıcı gün belki de salı günleri. diferansiyel tamam, malzeme ehh, fortan hayırrrr! dötümün sırayla bütünleştiği fortran dersi bitmek bilmiyor yahu. kolay anlaşılabilir olmamasının da etkisi büyük tabi bu konuda.

fotoğraftaki sırtı dönük şahış da blog yazarı celicasupra. lakin o sevmiyor resimleri konsun buraya. hoşgelmiş yazar da sırıtıyor zaten orada! mekan bölümüm önü, sigara molasında. tabi biz -celicasupra & minakortis- içmiyoruz sigara, hoşgelmiş yazar içiyor, biz de pasif içicilik stajımızı yapıyoruz yanında. ahh ahh bir içmese şu zıkkımı...

büdüt:başlık koymayı unutmuşuz yav
büdüt2:otu efekt olsun diye şeettim

Yamurlu günler çabuk geçer!!!


-Yamurlu bir gün bizim için geçmesi güzel ama acısı bol bana göre... böyle günlerde iste ilk defa blog'a giren ben malesef hepinizi sevgi ile kucaklar( saka saka ) da sonra yazıların devamında izlenmesi gereken basit olamayan seyler yazacagımı duyururum... ve guzel bır sozle yamurlu gır gunde sıze yamurla ilgilenerek(monitöre bakmadan yazıorum)

-Yamur herkeze ufak bir ayna, kendi içindeki hasrete bakmak için... Hasret gitsin yamurla gururla yaşamak için... :)
----------------------
-Yamurlu günler çabuk geçsin, huzurlan...
Güneş açar elbet, sende biraz huzurlan...
ve hadi! Kalk ayağa, hazırlan!..
Guneşi kacırmak yakısmaz, ayaklan!!! :)
----------------------

ilk yazı(daha doğrusu ikinci)



öncelikle bu yazıya başlamadan önce nickim(takma adım,göbek adım ya da herneyse....) olan celicasupra'nın resmini koymadan geçemeyeceğim:)) 82 yılında üretilip celicasupra'nın ikinci versiyonu.beygirini motorunu yazmayacağım öğrenmek isteyenler internetten araştırabilirler.neyse bu ilk yazı olduğu için kısa kesiyorum ilk günden bloga fazla yüz vermek olmazzz:))

hoşgeldi

daha önce bloga yazar transfer edeceğimizi söylemiştik. beklenen yazarlardan ilk'i geldi, hoşgeldi. doluca'dan sonraki nick seçimi de güzel :b "celicasupra". hobileri konusunda nick kendini -birazcık- ele verse de olsun möhim deel. tekrar diyoruz hoşgeldi. şimdi güzel bir resmini koymak isterdim blogun hızlı yazarı "supra"nın ama kızar biliyorum :b şimdi resmi alıp fotoshopta oynarlar falan... ama dayanamadımm şimdi kızdı amaaa : ))

dökümcü 12'yi de en kısa zamanda blogda görmek üzeree

mukavemet de get!


sabah kalkış
kahvaltı yapış
gazete & dergi okuyuş
duş alış
küçük bir hesap yapış
hesaplayıp dersin 14.00'de başlayacağını sanış
derse geç kalış
döte kayışşş

mukavemet gibi önemli bir derse angut ben yüzünden geç kaldım, gir(e)medim derse. sonra uğraş babam uğraş. deftere geçir tüm dersi, hoca da yazdırdıkça yazdırmış hani.

nasıl bir hesaplamadır ben anlamadım ki! haftalardır 13.00'de başlayan dersi "14.00'da başlıyor lan nasıl olsa oyalan biraz" diyerek tramvaya yetişmeye çaba harcama, aheste aheste yürü, giden otobüslerin arkasından bak sonra mesaj gelsin, "hazzktrr!" de. hangi akla hizmettir yapılan iş sorarım kendime?

aslında hayat ne garip; vapurlar falan..?

fotoğraf isootttan bir eskişehir karesi

ıssız adam?


şöyle bir geziyorum blogların arasında, herkes bu filmden bahsediyor. nedir sırrı çözemedim, izlemedim çünkü. yorum yapmak yanlış ama adnan aybaba şimdi bana şunları söylese doğru:

"vay anam vay neler dönmüş canberk yaaa??"

bir de şu zittiğmin limewire'si kafamı bozuyor, istediklerim dışında her şeyi buluyor:

"limewire bana almora şarkısı bul lan allahsız!"

kayıt dışı


*feysbuuğum falan yok efendim benim. aslında vardı. kapattım, sebep duygusal. tabi duygusalı malum reklamdaki anlamıyla karıştırmayın ;-)

*alttaki gönderide doluca ve dökümcü12 nickleriyle blog alemine adım atan zat-ı muhteremler, burayı çok beğenmiş, blog kadrosuna katacağım kendilerini. daha eğlenceli olacağına eminim ^^

*henüz blogun izleyicisi yok, napalım yolun başındayız :b

*hafta içi 4 saha 2 masa hakemliği yaptım, olacak galiba bu iş! şu resimdeki ben oluyorre ama angut gibi görünüyorre, biliyorre!

*24 kasımda II. vizeler başlıyormuş, fortran & mukavemet & nümerik analiz çalışmaya başlasak mı ne? : ((

*klavye iyice sapıttı. altı senedir aynı klavye eh olsun o kadar :b football manager 2009 çıkmış lakin bilgisayarım kaldırmıyoorree, ben sinir oluyorre, yenisini istiyorre, kimse beni duymuyorree!!

*haftalık panaromamız budur efendim, umarı(m/z) daha sık yazacağı(m/z) bloga.

; )

arkadaşlarının boş bulunduğu anlarda -fırsattan istifade- gizlice fotoğraflarını çeken bir genç alay konusu oldu



Bir haftasonu okulun düzenlediği bir kursa katılan genç Ata uçağı yapımına katılır ve iki günün sonunda ise uçağı uçurmaya kalkışır ve sonuç.......Ata tipi uçağı kırılan ve umutları sönen garip kardeşimiz söyle resmedildi arkadaşları tarafından....

minakortis edit: resimdeki benim, bu post'u yazan da aşağıda patatesini -afiyetle- mideye götüren arkadaş...
edit2: pardon pardon! ekleme yapalım, telefonla mesaj çeken arkadaş da bu çeteye dahilmiş! arkadaşlarımızın seçtikleri nikler ise celicasupra(patates yiyen) ve dökümcü 12(mesaj yazan). akşam akşam kopardılar beni sağolsunlar :D

big king xxl


nümerik analiz günü. yüzlerce formül, binlerce indis. çıldırmamak elde değil. nümerikten sonra yapılan ciğer & köfte(edirne'den ciğerci kazım ve köfteci osman'ı saygıyla anıyoruz) muhabbeti -> bomboş mide. bir tek big king xxl bastırabilirdi bu açlığı, öyle de oldu. akşam yemeğini bile zor yedim, bidon kola da güzel yanında :b fotoğrafın altına isimlerinin yazılmasını istemedi arkadaşlar o yüzden yazmıyorum. kusura bakmayın fotoyu koydum ama...

q

türkiye ilginç ülke gerçekten. batman'e dava açacak kadar yaratıcı, tacizciyi savunacak kadar legal, bunca yıldır sömürülmesine rağmen bitmeyecek kadar zengin acayip ülke. şimdi listeyi uzat gitsin ama gerek yok hepimiz biliyoruz. resim de gayet yaratıcı. tebrik edip plaket vermeli yapana.

zor iş bu okul, dört senede bitecek gibi durmuyor. vuuuv daha ikinci seneden başladım ben : )) gecenin programı ise belli yemek, diferansiyel denklemler, arsenal-fenerbahçe. başlığı da yok bu yazının. ne koyayım yani "batman" mı?

başlıksız


gün sisli başladı eskişehir'de. aslında bizim okulda demek daha doğru olur ;) fotoğraf 08.20 sularına ait. diferansiyel denklemler, malzeme bilimi ve belalı fortran! zor gündü dolayısıyla. malzeme bilimi zor ders, ezberlemek lazım. diferansiyel denklemler de öyle! eh fortran da ezberleyemiyorsun ki, oturup saatlerce uğraşacaksın bilgisayar başında. bilgisayar başında oturunca da insan msn, sözlük, blog diyor; çalışamıyor bir türlü.
akşam 19.00'da da hentbol hakem toplantısı var. şaka maka hakem oluyoruz galiba. haftaya okul maçları başlıyormuş. değişik bir deneyim olacak gibi : ))

b

"herşey bitti. herşey sonsuza kadar bitti. ama ben hala hatırlıyorum seni. hala aklımdasın, kendime direniyorum, sen haketmesende hatırlıyorum seni. sana dair ne görsem hatırlıyorum seni. işin garibi seni hatırlamak için sana dair birşey görmemede gerek yok. etrafımdaki herkes seni benden önce unutmuş olsa da, seni andığımda beni sustursalarda, senden konuşunca kafalarını çevirip sus pus olsalarda, senden bahsetmek bana yasak olsa da, sorularımı cevapsız bıraksalarda ben yinede hatırlıyorum seni. yalnızken, kalabalıkken, sokaktayken, evdeyken.. . hala hatırlayabiliyorum seni. taaki sen kendiliğinden benim içimden çekip gidene kadar..."