mim?

bugün bi blog yazarının bizi mimlediğini duyunca önce bi afalladım sonra arkadaşlara dönüp
o ne lan diye bi soru yönelttim.tabi blog alemine girdiğim günden itibaren bazı bloglarda duymuştum bu olayı ama mim nedir,ne işe yarar,kimler mim yapar veya kimler mimi kullanır bilmiyordum.ve sonunda bugün bunu öğrenerek mesut ve bahtiyar oldum :)

bizden istenilen mim konusuna gelirsek eğer,başımızdan geçen bizi o anda dumur eden ve yerin dibine sokan ama üzerinden bir asır geçtikten sonra aklımaza geldiğinde güldüğümüz üç olay.ve işte bunlar :

süpermarkette yanımdaki insanı arkadaşım zannederek ya abi onu alma,iyi değil bırak onu deyip adamın aldığı ürünü elinden bırakmasına ve çekip gitmesine neden olmuştum.tabi adamın yüzüne baktığımda artık çok geçti...

ilkokulda bi arkadaşla okula giderken adamın birinin bana saat sorması ve telaşımdan 1 e 20 var yerine 1 i 20 geçiyor demem bunun ardından adamın tabanlarını yağlayıp koşması ve yoldan geçen bayanın aaaa 1 i 20 geçmiyor 20 var bak adamı telaşlandırdın demesi yüzümün kızarmasına yol açmıştı.ayrıca adam gideceği yere vardığında küfürlerden mısralar oluşturduğuna da hiç şüphem yok.

lisedeyken hocamızın birine hocam yerine oğlum demem.tabi daha sonra konuyu nasıl toparlayacağım derken hocanın o lafı duymayarak soruma cevap vermesi galiba bi mucizeydi :)

kaşık yok

aslında tema yok efendim, başlık olsun torba dolsun hesabı yazdık işte.

eve ve bloga(öehh) olan hasretimin tavan yaptığı iki günün -cuma ve cumartesi- ardından, eski temamızla yeniden karşınızdayım. yaptığım bu saçma girişin arkasında içimdeki anlamsız yazma isteği olduğunu söylesem beni ayıplamazsınız herhalde.

okulun -koskocaman- bir haftasını geride bıraktığımızı farketmem şu saate nasipmiş, ne çabuk geçti lan. hemen yeni dersler hakkındaki ilk izlenimlerimi aktarayım:

mühendislik malzemeleri: stand-up ile karışık güzel ders. aynen devam.
mühendislik matematiği: geçen dönemki kadar rahat olamayacağımız kesin (diferansiyel'in çancısına selam ederim).
imalat teknolojileri: yaz yaz yaz nereye kadar lan? bir derste 4-5 sayfa yazı yazıyoruz. bitmez bu ders. bu da bilek, bu da kol.
termodinamik: termodinamiğin sıfırıncı yasası kadar anlamsız olmasa gerek. nasıl bir yasadır abi bu?
genel ekonomi: ekonomi yazdığına bakmayın, "fatih terim'in soyadı neden terim? terim türkçe bir kelime değil ki!" gibi temelde sorunsal gibi gözüken aslında sorunsal olmayan sorunsalımsılarla (bkz: dötünden kelime uydurmak) uğraşıyoruz derste (en azından ilk hafta itibariyle). dersi dinlerken kendimi fecr-i ati'ci gibi sandım. itiraf ediyorum.
elektrik-elektronik bilgisi: esasında dersi vermesi gereken değerli hocamız hastalanmış, gelemeyecekmiş; geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz kendisine (bu blogu okumadığını biliyorum ama benimkisi kendini avutmak işte). hiç bilmediğimiz bir hoca geliyor ele. elo. müh. bölümünden. hiç de anlamam kirşof amcanın kanunlarından. tanrı bu kanunları korusun ve yüceltsin.

şimdi size dün sabah 06.30 sularına kadar ps3 oynadığımızı söylemek isterdim ama canınız çeker diye söylemiyorum. zaten zamanım da yok, gitmeliyim. blog yazarlarına olan sitemimi de başka bir yazıya saklıyorum.

birinin anakartı kırıktır, biri internette araba sitelerinden başka yerde takılmaz, biri zaten bloga hiç uğramıyor. neyse ya sustum.

karmen abla bana kıyak yapsana

zamanında şunu not düşmüştüm bloga. bu gün bir kez daha anladım ki rahmetlik monteyn amca ne doğru söylemiş.

televizyon tarihi açısından, dünün (dün mü bugün mü desem bilemedim) en önemli olayı -belki de- carmen electra'nın beyaz show'a katılmasıydı. "yıldız" adı altında baktığımız insanların aslında ne kadar -nek ka- sıradan, ne kadar basit insanlar olduğunu gördüm, anladım yine. bunu kötü manada söylemiyorum. ne bir eksik ne bir fazla işte :-))

program boyunca beyaz'a sulanan, iyi kıvırtan, dağınık saçlarıyla bir ünlüden çok çocukluk aşkıma benzeyen birini gördüm televizyonda. her ne kadar her şeyin bir "show" olması bu gerçeği değiştiriyor olsa da bakarsın karmen bana bir kıyak yapar, -bence- manasız bu gün de alır eşyalarını; gelir bize. işte o zaman tam olur. gerisini karıştırmayın işte.(şeytani smile)

"bence karmen insanın kendine yakışanı giymesidir."

kıyak yapmak demişken, ("ne alaka lan?" demeyin, bence de alakası yok) aklıma lisedeki ingilizce hocamız geldi. ki ekal'de okuyanlar mutlaka bilecektir coşkun hoca'yı :-)) kendisine, hiç çalışmadığımız bir kuizi iptal ettiği için şu sözleri yazmıştık:

nerde büyüttün o mübarek göbeği?
nasıl iptal ettin kuizi?
coşkun hoca bize kıyak yapsana
yazılıda kolay sorsana!!

aha başlığı da buldum. ^^

14 ŞUBAT!!!


hiç bir şey yazmayacağım çünkü yazmanın mantığı yok herhangi bir gün işte değil mi? :D

HERKESİN SEVGİLİLER GÜNÜ KUTLU OLSUN

:)


minakortis edit: türkçe öğretmenin bu yazdıklarını görse, kalpten gider :-))

sevgili blog,

blog yazarları olarak son zamanlarda yazdıklarımıza bakıyorum da, giriş cümlesi ve başlık bulmak konusunda sıkıntılarımız olduğunu görüyorum.

belki de saçma, anlamsız, yazmak olmak için yazdığımız için bu sorunla karşılaşıyoruz. belki de lise yıllarında öcü gibi baktığımız kompozisyon yazma derslerinin etkisini de göz önüne almalıyız. ya da hepsini boşverin, hayatın anlamını bulmak için nirvana'ya yönelelim.

cuma günü, yarı tatilin bittiğinin işaretçisi olarak; odamın penceresinden süzülen ışık... dur lan edebi metin yazmıyorum.

vesselam, yarın eses-gençlerbirliği maçında görüşmek üzere.

süt vs süt

-Sütlü süt ve birazda süt!?. sanırım canım su istedi?! Hmmm... Sonra dedim hadi bloga bi yazı yazayım ve hooop bi baktımki, baslamısım bile yazıya.
-Son zamanlarada istanbulda yagmur war :( zati ne zaman gelsem hemen yagmur yagıyor ki ben gezemiyim... tam bi plan yapıorum dısarı çıkayım diye, tak hemen yagmur baslıyor plan yaptıgımız için çıkıyoruz ama... Sonuçt hava soğuk kapalı mekanlardan baska bi yere gidemiyoruz. (zaten dısarıda 5 dakka durmak hele hele gece 12'den sonra imkansız gibi) Sonuç olarak eskişehiri özler gibi oldum yani belki!?
-Sonra bu aralar mali krız war para yok!!! Sonra benim dolabın kapağı kırıldı onu yaptım. Sonra ve sonra benzin el yakıyor!!! Sonra ve sonra ve sonra iyi batak oynarım kardesim!!! sonra ve sonra ve sonra ve sonra benim uykum geldi herkeze iyi geceler :) ben yattım ama yorumları beklerim :D

not: sanırım saçma sapan bi yazı çıktı ortaya, galiba???

fortran usulü salata

selam blog naber çoluk çocuk nasıl gibi sıradan laflarla bloga giriş yapmak istemezdim ama artık çok geç yazmış bulunuyorum.yine her zamanki gibi konu bulmada zorlanıyorum ama kim zorlanmıyor ki :) neyse ben de o kadar düşünüp taşınıp bloga yazan bi insan değilim aklıma geleni yazıyorum.lise yıllarında tabi buna ortaokulu da katmak gerekir malum kompozisyon sınavları olurdu onda da insanoğlu diye başlayan bi sözcük yazar zaten ondan sonrası gelirdi.fakat sonra öğrendim ki birçok insan da böyle başlıyormuş kompozisyona.ne de olsa tapusu bende değil ya bu sözcüğün bırak öyle başlasınlar oğlum :)

geçenlerde arkadaşın biri msn de hava nasıl oralarda diye sordu.eğer blogu takip ediyorsa burdan hava raporunu vereyim kendisine.rüzgarlı yani öyle böyle değil insanı uçuracak cinsten kanada felan gerek yok bi fırtına olsun yeter hopppp havadasın.aslında bi arkadaşla konuştuk bugün yolda yürürken daha doğrusu kaldırımda acaba bu lodos mu diye zaten ne zaman şiddetli bi rüzgar olsa hemen lodosun üzerine atarız :) bu olayı Eskişehir e yeni gelen öğrencilerin yolun kenarından akıp giden suyu bile porsuk çayı zannetmesine benzetirim.

x:aaaaa abi bu porsuk mu?
y:yok abi biraz yukarıda halı yıkıyorlar onun suyu bu.

not:başlığın konuyla ilgisi yoktur :)

galata lordu

giriş yapmak için nasıl bir kalıp kullansam bulamadım, bilemedim bu yazı için. aslında giriş oldu bu (>_<) telefonuma gelen tek mesaj avea'dan. yazık bana. ki eğer mesaj atsarsanız, cevaplamak için ne kontörüm ne de mesaj hakkım var : ( kaç gündür kontör almak için çarşıya inip kontör almak dışında her işi yaptıktan sonra dönüyorum : ))

ayrıca blogun temasını da değiştireceğiz, onunla da vakit kaybediyorum bu aralar. dün bir deneme yapmıştım; xml, html gibi dillerden zerre kadar anlamadığım ortaya çıktı. ahahahah. daha önce blogun sayacını bozmuştum, şimdi de -şablonla oynarken- yazıların altında yer alan düşünce kısmını yok ettim, geri getiremiyorum. utandım. ayarlar kısmında işaretli olmasına rağmen gözükmüyordu dün, birazdan yeniden deneyeceğim bakalım geri gelecek mi? :b

aslında, paradigma denen olgudan bir haber galatasaray s.k. yönetimi'nin hakemlere yaptığı gibi tüm suçu blogger'a atmak da bir çözüm. lakin ne galatasaraylıyım ne de bu ülkede hep karşı tarafı suçlayanlar kadar zavallı. neyse kestik burada bu konuyu.

bir de sigara içmediğim halde her ortamda üzerime sinmek için özen gösteren sigara dumanı konusu vardı. bak şimdi sinirlendim, yazmıyorum. sabah sabah ayağıma dolanan kediyi de yazacaktım, ondan da vazgeçtim. ehe ehe.

does he wash up? never wash up
does he clean up? no, he never cleans up
does he brush up? never brushed up

ayrıca within temptation - ice queen akustik versiyonunu dinleyin dinlettirin efendim. başlık da alakasız oldu, idare edin.

tepem attı!!!


-Uzun süredir buralarda yoktum biliyorum, ama mazeretim war(asabiyim ben =S ) sonuç olarakta geldim dayanamadım blogun hasretine, eeee gez gez nereye kadar??? (Not:Param bitti gezemiorum) neyse gelelim tepem neden attı???
-Eskişehirdeyim eve gidebilmek ve trenimi yakalamak üzre bavulumu hazırlamış onemli olan programlarımı bilgisayarımdan dvd ye yazdırma çabası içerisindeyim, ama gel görki bilgisayar yazmıyor dvd ye bi türlü 3 kez veye 4 kez denememden sonra hayatımın en bomba ve saçma olatını yaptım... ne mi yaptım??? saçmaladım... veeeeeeee... bilgisayarımaoyle bi tekme attım ki!!! hala ayağım acıyor. sonuç olarak ana kartı kırmışım çalışmıyor meret, eskiydi bilgisayarım(bazı yazarlarımızın ki kadarr eski olmasada nispeten eski) ona uygun anakartta bulamadım... bütün 2. el cıkma elektirikçi falan gezmek lazım onada ben yanaşmadım... sonuç olarak yeni bi bilgisayara ihtiyacım war :(... bi daha asla tekme atmıcam söz veriyorum, ama böyle bilgisayarsızda yasanmıo be kardesim :(...

-Sonuç kendinize çok ii bakın ben haşa buralardayım :( ama kırık bilgisayarımla beraber :(...

ders kayıt #2

tatilin son haftasına girmiş bulunuyoruz ey ahaliiiiii :) üniversite hayatına atılmış bireyler olarak tatilimizin son haftasının ilk günüde sabahın 8.00 inde kalkarak blog yazarları olarak ders seçimini yapmış bulunmaktayız.(biraz rapor niteliğinde bir cümle mi oldu yoksa bana mı öyle geliyor) 8.30 da başlayan kayıt öğrenciler için bir zulüm çünkü üniversitenin sitesine girer girmez ya da girmeye niyetlenirken diyelim benim hiç sevmediğim bir yazı ekrana geliyor her seferinde"böyle bi site yok hadi başka kapıya" .tabi bildiğiniz gibi tıpa tıp böyle demiyor ama sanki insanın yüzüne alay edermiş gibi vuruyor bu yazıyı.tabi daha sonra server yoğunluğu azalıyor(yaklaşık 20 dk sonra) ve kayıt işlemi gerçekleşiyor.

bugünün hava ve yol durumuna gelirsek eğer,sabahtan beri yağan yağmur yollarda su birinkintilerine yol açıp dikkatsiz sürücü veya sürücüler tarafından her an ıslatılma gibi güzel ve özel bir olayla karşılaşabilirsiniz her an hazırlıklı olun.

ders kayıt

sabahtan beri ders kayıt telaşındayız. sistemde gözüken "0 tl yatırdınız" yazısına rağmen kayıt yapabilmiş -ki parayı bir hafta önceden yatırdık- öğrenciler olarak karşınızdayız.

umarız geçen dönem ders kaydında yaşadığımız aksiliğin bir benzerini bu dönem yaşamayız. umarız umarız umarız.

umarız bu dönem her şey istediğimiz gibi gider, bol çancılı bloglar izlersiniz. aehuahua

bu arada tarihe not düşün, bugün "reggie"nin doğum günü. mesaj attım ama buradan da kutlayayım. doğum günün kutlu olsun kardeşim : ))

gündelik hayattan kareler

bilmem hiç farkettiniz mi(bence farkındasınız da başka bi giriş cümlesi bulamadığım için böyle bi başlangıç yapayım dedim ne de olsa bloğa yazmaya yazmaya paslandık :) her neyse efendim asıl konumuza gelirsek diyelim bi firma var ve bu firma da bi ürün çıkartıyor mesela kağıt mendil gibi daha sonra buna bi isim verip pazara sunuyor.derken bu isim kalkıp ürünün adı diye kullanılmaya başlanıyor gündelik hayatta.yani ürünün ötesine geçiyor.buna bi örnek vermek gerekirse :
sahne_1:
(buradaki kişi ve kişiler tamamen hayal ürünü olup evde denenmemesi rica olunur)

sıradan bir kış günü güneş açmış bahar kendini yavaş yavaş göstermeye başlamış.2-3 arkadaş dolaşmaya çıkmışlar.derken içlerinden biri:
x:ha ha ha hapşuuuuuuu
y:çok yaşa abi
z:çok yaşa aga
x:siz de görün beyler de........selpak var mı?


hatta bazen espiri olsun diye "selpak yok solo" var deyip kahkalarla gülen insan türü diğer tarafta olayın etkisiyle tamamen kendinden geçmiş ve ne yapcağının bilemeyip hafif tebessüm eden espirizedeler görülmektedir.bu gibi olayların yol açtığı yan etkilerden korunmak için metin olmak gerekir.çünkü böyle espriler beklenmedik zamanlarda karşımıza çıkabilir.

maceraya takıl

kaç haftadır hakkında yazmak istiyorum, kısmet olmadı. baktım bloga kimsenin yazmak istediği de yok. öhö öhö.

zamanım olsa da bende katılsam dediğim program bu maceraya takıl. tek sorunu gecenin bir yarısı yayınlanması. cumartesi tekrarlarıyla idare edebiliyorum ancak. ama eğlence, entrika, macera güzel. ben ki kolay kolay televizyonda bir şey beğenmem, güzel bu güzel. izleyin, ben garanti veriyorum.

--------------------------------

tatil de sıktı. fm 2008 (2009'u kaldıracak özelliklerde bilgisayarım olmadığı için mecburiyetten oynuyorum ki 256 mb ram fm 2008 için minimumdur. aslında laptop var ama babamın 320 gb lik harddiskte oyuna yer bulamadığı -ki babamın akıl almaz bahaneleri ayrı bir "post" konusudur- için yok), aceto, flyingdutchman, playstation ekseninde geçen zaman öldürme eyleminin zihnimdeki çağrışımı olan tatilin de son haftası. ve bu hafta nasıl bitecek bir fikrim yok.

--------------------------------

dün üç adet karşı cins kişiye pes 2009 öğretme çabalarıma da değineyim. sabır, taş, dil, tüy, çatlamak, bitmek kelimelerinden oluşabilen anlamlı deyim kombinasyonlarının canlı örneği olarak oradaydım. hatta plaket, madalya gibi kişiyi onurlandırmak için verilen şeylerden de verebilirlerdi bana. gene de ilk kez onayan biri için gayet iyiydiler itiraf edeyim. pas ve şut olayını çözdüklerine inanıyorum. belki de inanmak istiyorum :b ayrıca nfs pırosıtriğt'i de iyi oynuyorlar. aha aha. kaybedilen yarışlar sonrası koltuğun kenarına çöküp ağlayanlara duyrulur! şaka yaptım. rövanş haftaya :b

--------------------------------

eskişehir'de büyükşehir belediyesi için aday çıkaran chp'ye ...

--------------------------------

anket #3'ü de sildim. yok öyle bir şey hiç olmadı. ama gene de sol frame'e koyacağım zevkime uygun bir "playlist".

ciao.

cause you presence still lingers here
and it won't leave me alone