kedi ölür


tıklayın, büyütün, okuyun efendim.

karda yem arayan kuşlar misali bloga yazılabilecek bir şeyler bulmanın sıkıntısı içerisindeyim.

günlerdir evde oturan ve dış dünyayla tek bağlantısı internet olan ben, dün filistin hakkında bir şeyler yazmak için oturdum sandalyeme. olaylara daha farklı bir cepheden, halkına ihanet eden terör örgütü hamas'tan bahsetmek istediğim bir kompozisyon hazırlamak amacıyla başladım yazmaya. olmadı. olaylara bağlantı kurmaya başladıkça konu dağıldı, uzadıkça uzadı. hitler'den, siyonizmden ve daha öncesinden girip amerika, ab'den çıktığım; hamas'ın türkiye'deki yansımalarına değindiğim konular birbirine bağlandıkça daha çok bitirme tezini andıran bir yazı çıktı ortaya. yazmaktan vazgeçtim ben de. üstelik siyasi içerikli bir yazıyı buraya aktarmak ne kadar doğru olurdu?

her neyse, final haftalarının yaklaştığı şu günlerde dankekten mühendis adayının düşünmemesi gereken işlerle uğraşmak zaman kaybı mıdır? değil midir? bunu düşünmek için bile zamanı olmaması gereken ben diğer "tab"da avatar: the last airbender'ı izlerken vicdan azabı duymalı mıyım yoksa hayatın güzelliklerinin tadına mı varmalıyım?

hafiften saçmaladım, farkındayım.

Hiç yorum yok: