yeni yılın ilk yazısını yazma klişesini yerine getirmeyen celica'nın kulaklarını çınlatarak yazıya başlıyorum!
durun. latife ediyorum.
mühendislik yaklaşımıyla hayata baktığımız bu bloga; araya giren mesafeler (okyanuslar), elde olmayan engeller (askerlik) ve biraz da mühendislik yaklaşımının hata verdirttiği hayatlarımız sebebiyle ayrı kaldık sadece.
gençtik, aslandık, kaplandık temalı müziğimizi verelim:
amerika görmüş blog yazarımız varken böyle bir şarkıyla giriş yapmam ne kadar doğru oldu bilmiyorum. malum, kendisi oregon'un en underground adamıydı. ses var, iz yok! ama 1.5 yıldır buralara uğramadığına göre belki uçağa binip buralara gelmeyi unutmuştur.
neyse, mesajımı almıştır o ;)
blogun yıllara göre nicelik açısından aşağı yönde seyreden postlarını, yürüdüğümüz belki de sürüklendiğimiz yolların bir sonucu olarak görebiliriz. elbette, mezun olurken kimse böyle düşünmüyordu. sıcak bir yaz akşamı ayrılırken de böyle söylememiştik. son akşam yemeğimiz de değildi. bu yüzden 2011 kötü bir seneydi diyemem. unutmayın, o yıl taylor swift sadece 22 yaşındaydı ve bunun şerefine 2012 yılında bir şarkı kaydetmişti.
yani 2012 daha kötü bir seneydi.
muhtelemen, ryan gosling'in kanadalı olduğunu bilmeyen british columbia'nın gülü -celica'nın hemşerisi sayılır, aynı toprağın ekmeğini yemişler.- carly rae jepsen'den soğumam da aynı yıla denk geliyor. 2.25'ten itibaren izlenebilir:
-şu biber bebesine her konuda ezilsen de, hiçbiri ryan gosling tepkin kadar koymadı be carly!-
Yakın(!) geçmişte zombi! zombi! diye bağırmıştık yanılmıyorsam. kafamızın içindeki zombiler, zombiliklerini yapmıştı. detaylar netleşirse başka bir post ile bu yazdıklarımı inkar ederim. belki onları da zombiler yemiştir. daha fazla uzatmayacağım. 2016 güzel bir yıl olabilir. belki lazarus'tan bu yana en iyi geri dönüş bizimkisi değil ama bir şekilde geri döndük işte.